300 DivX ALTYAZI

300 Spartalı

Türü
Aksiyon

Yönetmeni
Zack Snyder


Oyuncular
Gerard Butler, Lena Headey, Dominic West

Tutku, cesaret ve fedakarlığın destansı hikayesi
“300 Spartalı”, M. Ö. 480 yılında geçen Thermopylae (Termopil) Savaşı’nı konu alıyor. Sparta Kralı’nın ordusu ile Pers ordusu arasında başlayan savaş, tüm Yunanistan’ın Persler’e karşı birlik olmasını sağlar. Sparta Kralı Leonidas ve emrindeki 300 Spartalı’nın, tüm imkansızlıklara rağmen Pers Kralı Xerxes’in dev ordusuna karşı verdiği ölümüne mücadele, dünyanın ilk demokrasinin kuruluşunun da başlangıcı olacaktır…

“Günah Şehri”nin yaratıcısı çizgi romancı Frank Miller’ın çalışmasından esinlenilen “300 Spartalı”, tarihin en büyük savaşlarından birini veren Spartalıların tutku, cesaret, özgürlük ve fedakarlığının destansı hikayesini anlatıyor. Sinemaya geçiş yapmadan önce reklam ve klip piyasasında en yaratıcı ve en aranan yönetmenlerden biri olarak isim yapan ve sinema yönetmenliğine hit korku filmi “Ölülerin Şafağı” ile adım atan Zack Snyder’ın yönettiği “300 Spartalı”nın başrollerinde Gerard Butler (Kral Leonidas), Vincent Regan (Kaptan), Lena Headey (Kraliçe Gorgo), Dominic West (Theron), Rodrigo Santoro (Xerxes), David Wenham (Dilios), Michael Fassbender (Stelios), Tom Wisdom (Astinos), Andrew Pleavin (Daxos) ve Andrew Tiernan (Ephialtes) var. Filmin senaryosunu Zack Snyder, Michale B. Gordon ve Kurt Johnstad birlikte yazmış. Sanal arka planlar ile canlı aksiyonu birleştiren filmin görüntü yönetimini Larry Fong, kostüm tasarımını Michael Wilkinson, görsel efektlerini ise Chris Watts gerçekleştirmiş.

Tarihin en gizemli kültürleri arasında yer alan Spartalılar, asla geri çekilmemek ve teslim olmamak üzere eğitildikleri için mükemmel birer savaşçıydılar. Filme ilham kaynağı olan çizgi romanının yaratıcısı Miller, “Spartalılar herkes için gizemlerini koruyorlar” diyor ve ekliyor: “Tam anlamıyla bir savaş toplumu olmaları, kendilerini tamamen savaşmaya adamaları açısından eşsiz oldukları söylenebilir.” Yönetmen Snyder, Miller’ın sözlerini şöyle tamamlıyor: “Spartalılar savaş için yaşıyorlar. Savaşa bayılıyor, tek bir vücut gibi savaşıyorlar. Oluşturdukları sistemde her savaşçının kalkanı, arkasındaki adamı koruyor. Kalabalık Pers ordusu için bile, korkunç ve ürkütücü bir görüntü bu. Sayı bakımından düşmana oranla ne kadar az olurlarsa olsunlar, gerçek bir Spartalı savaşçı, özgürlük için ölmeye her zaman isteklidir; bunu ‘güzel bir ölüm’ sayar. Spartalılr kendilerini fedakarlık ve özgürlük kelimeleriyle tanımlarlar”.


Miller, 300 Spartalı’yı çizmek için yaptığı kapsamlı araştırmayı –ki bu araştırma onu Termopil’in sert kayalıklarına götürmüş- “Sin City” ve “The Dark Knight Returns” gibi efsanevi çizgi romanlarında sunduğu kendine özgü stiliyle birleştirmiş. Spartalıların üniformalarını en temel ve simgesel özellikleriyle ortaya koyarken, Termopil Savaşı’nın hikayesini, bunun öncesinde ve sonrasında Zerksas ile Yunanlar arasında yaşananlarla süslemiş.



Termopil’in toprakları üzerinde dolaşmak Miller’ın üzerinde derin bir etki bırakmış: “Orası muazzam ve zafer dolu şeylerin yaşandığı bir yer. Sahip olduğumuz her şeyin, Batı medeniyetine ait olan her şeyin merkezi, potası olarak bu savaştan söz ediyoruz. Bugün bu kadar özgür olabilmemizin bir nedeni var ve bu, daracık bir geçiti tüm Yunanistan’a ilham verecek kadar uzun süre geçilmez kılan 300 genç adamın hikayesi ile başlıyor.”

Snyder filmini oluştururken, öncelikli olarak Miller’in çizgi romanına sadık kalmaya çalışmış: “Fotoğraf gibi görünen bir film yapmak yerine, sizi Frank’in çizgi romanında yarattığı dünyaya götürmek istedim. Bu tarihi bir drama değil. Düz bir hikaye değil. Ayrıca tarihi açıdan bire bir doğru olması da amaçlanmadı. Hedefimiz daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemeyen gerçek bir deneyim yaratmaktı”.


Filmde Kral Leonidas’ı canlandıran Gerard Butler’ın filmle ilgili yorumu ise şöyle: “Sanki orada bulunmuş ve savaşa tanık olmuş biri uyuyup rüyasında her şeyi tekrar yaşamış gibi; çünkü görüntülerin pek çoğu son derece açık… pek çoğu hayalgücünde geçiyor; bu yüzden de, onu çok daha ileri taşımamıza olanak tanıyor. Tarih boyunca bir çok kişiye ilham kaynağı olmuş, inanılmaz bir hikaye, ama belgesel değil. Tutku, politika, şiddet ve daha pek çok şeyle dolu, hiper-gerçek, güzel mi güzel ve duygusal bir dünyada geçen, fantastik bir hikaye.”

300 Spartalı Fragmanı:


Ekran Görüntüleri:








300 Spartalı Türkçe DivX ALTYAZI

Teenage Mutant Ninja Turtles DivX ALTYAZI

Ninja Kaplumbağalar

Türü
Animasyon

Yönetmeni
Kevin Munroe


Oyuncular
James Arnold Taylor, Mikey Kelley, Mitchell Whitfield, Nolan North

New York’un onlara ihtiyacı var

New York’ta garip olaylar yaşanmaktadır. Oradan oraya hızla sıçrayan gölgeler, ortaya çıkan garip yıldız haritaları ve şehre saldırılar düzenleyen yaratıklar herkese korku salmaktadır.

Son maceralarında düşmanları Shredder’ı öldürmelerinin ardından birbirlerinden kopan Ninja Kaplumbağalar ise, hayatlarını kazanabilmek için farklı yollara sapmışlardır. Leonardo, ustaları Splinter’ın isteği üzerine bir dünya turuna çıkmış, ama geri dönmeyerek bilinmeyen bir yerde inzivaya çekilmiştir. Raphael, gece olduğunda adi suçluların peşine düşen başına buyruk, maskeli bir kahramana dönüşmüştür. Michaelangelo partilerde çocukları eğlendirmeye, Donatello ise bir teknik destek hattında çalışmaya başlamıştır.

Bu sırada, usta Shredder New York’ta yaşanan garip olayları fark eder. Bir teknoloji şirketinin sahibi olan zengin iş adamı Max Winters, antik çağlardan kalan bir orduyu hayata geçirip tüm dünyayı ele geçirmeyi hedeflemektedir. Üstüne üstlük usta Shredder’ın izinden giden Karai ve Foot Klan’ın da desteğini yanına almıştır.

Tümüyle dijital ortamda yaratıldı
Son sekiz yıldır animasyon dünyasında televizyon dizileri, bilgisayar oyunları, sinema filmleri ve çizgi romanlar gibi pek çok alanında faaliyet gösteren ve başarılı projeleriyle Animation Magazine’in belirlediği “CGI’ın Yükselen Yıldızları” arasında yerini alan Kevin Munroe’nun yönettiği “Ninja Kaplumbağalar”ın senaryosunu Munroe, Ninja Kaplumbağalar çizgi romanı ve karakterlerinin yaratıcıları olan Kevin Eastman ve Peter Laird ile birlikte yazmış. Filmin müziklerini Klaus Badelt bestelemiş.

1984 yılında yaratılan Ninja Kaplumbağalar, 1987 yılında Amerikan televizyonlarında çizgi film olarak yayınlanmaya başlamış, 1990 yılında ilk Ninja Kaplumbağalar filmi, sadece açılış haftasında 25 milyon dolar gişe hasılatı yaparak rekor kırmıştı. Serinin ikinci ve üçüncü filmleri sırasıyla 1991 ve 1993 yıllarında gösterime girmiş ve dünya çapında 200 milyon doların üzerinde gişe hasılatı getirmişti. 2000 yılında Ninja Kaplumbağalar UCI Cinemas tarafından tüm zamanların en iyi 10 süper kahramanlarından biri seçildi. 2003’te yenilenmiş imajlarıyla izleyici karşısına çıkan kaplumbağaların ilk kez dijital ortamda yaratılmış bir animasyon filmi olarak beyazperdeye aktarılması için 2005’te start verildi.

Yönetmeni Munroe, gerçek bir dünyanın içine dijital karakterler sokmaktansa, bütün filmi dijital ortamda yaratmayı uygun gördüklerini belirtiyor ve ekliyor: “Bu sayede bilgisayar ortamında yaratılmış imajlarla gerçek dünya arasında olacak kopukluğun önüne geçtik. Tamamen animasyon olunca film bir bütün olabiliyor. İzleyicinin zihni de daha açık oluyor.”
Teenage Mutant Ninja Turtles Fragmanı :




Ekran Görüntüleri :









DivX Altyazı: TMNT Altyazı

Music and Lyrics

Music and Lyrics - Söz ve Müzik

Yönetmeni
Marc Lawrence
Oyuncular
Hugh Grant, Drew Barrymore, Haley Bennett, Scott Porter

Türü
Komedi

Korkulara meydan okuma zamanı!
80’lerde bir pop starken, bugün panayırların ve eğlence parklarının nostalji stantlarında şarkı söylemek zorunda kalan ama hala karizmatik ve yetenekli bir müzisyen olan Alex Fletcher, pop divası Cora Corman’ın, bir şarkı yazıp kendisiyle düet yapması teklifiyle piyasaya dönme şansı elde eder. Ama bir sorun vardır: Alex yıllardır tek şarkı yazmamıştır; daha doğrusu, o aslında hiç şarkı sözü yazmamıştır. Şimdi ise birkaç gün içinde bir hit şarkı çıkarmak zorundadır.

Alex’in, tuhaf bir çekiciliğe sahip çiçekçisi Sophie Fisher’ın sözcükleri kullanmadaki becerisi Alex için bir umut olur. Oysa yeni şöhret olmuş romancı Sloan Cates’le yaşadığı kötü ilişkinin yaralarını sarmakla meşgul olan Sophie, Alex’le işbirliği yapmaya hiç de gönüllü değildir. Ama piyanonun başına geçtiklerinde aralarında bir elektriklenme olur.

Şimdi Alex ve Sophie, gerçek sevgiye ve başarıya ulaşmak istiyorlarsa, korkularına ve müziğe meydan okumalıdırlar...

Marc Lawrence’ın yazıp yönettiği “Söz ve Müzik”in başrollerini Hugh Grant (Alex Fletcher) ve Drew Barrymore (Sophie Fisher) paylaşıyor. Filmde, Alex’in sadık menajeri Chris Riley rolünü Brad Garrett, Sophie’nin aynı zamanda Alex’in en büyük hayranlarından biri olan kızkardeşi Rhonda rolünü Kristen Johnston, genç pop divası Cora Corman rolünü ise yeni oyuncu Haley Bennett üstlenmiş. Filmin müziklerini ise Adam Schlesinger bestelemiş.

“Söz ve Müzik”, Marc Lawrence’a her zaman ilgisini cezbetmiş olan ‘müzik yaratma’ konusunu irdeleme olanağı vermiş: “Bir grubumuz olmasına rağmen, gerçekten kötü bir müzisyenim” diyor Lawrence; “Ama şarkı yazma konusu beni her zaman büyülemiştir. Bir şarkı yazarı hakkında film yapma fikri hoşuma gitti. Bir senaristi konu alan bir film yazacak olsaydım, kişisel ızdırabıma çok yakın bir şey olurdu. Dolayısıyla bu film, yakından bildiğim yaratım süreci ve diğer büyük aşkım olan müzikle ilgili yazmanın bir yolu oldu.”

Yönetmen, acemi şarkı yazarı ikilisi Fletcher & Fisher’ı yaratabilmek için, Gershwin çifti, Elton John ve Bernie Taupin gibi efsanevi ikilileri araştırmış: “Pek çok kitap okudum, pek çok belgesel izledim. Çok ünlü ikililerden oluşan ekiplerin pek çoğunda, biri müziği yazar, diğeri de şarkı sözlerini. Yaratıcı süreçte her kişinin belirli bir rol üstlendiği ekiplerdeki çatışmayı biliyordum ve bundan güzel bir komedi çıkabileceğinin farkındaydım.”

Filmde Alex Fletcher rolündeki Hugh Grant, zor zamanlar yaşayan bir karakteri oynamaktan keyif aldığını şu sözlerle dile getiriyor: “Alex dünya çapında ünlü bir pop starken, şimdi mezunların buluşma gecelerinde şarkı söylüyor. Düştüğü bu konuma çok mizahi bir şekilde yaklaşıyor; hatta bir bakıma fazla mizahi bir şekilde. Hayattaki gerçek değerinin bu olduğuna kendini ikna etmiş durumda. Tekrar yaratıcı olmaya çalışmaktan korkuyor. Yaptığı müzik için gerekli yetenek ve tutkuya sahip olduğunun kendisine tekrar hatırlatılmasına ihtiyacı var. Sophie’nin yaptığı işte bu. Alex’in yaratıcılık ve romantizmini tekrar harekete geçiriyor. Aynı şeyi Alex de sonunda Sophie için yapıyor”.

Sophie’yi canlandıran Drew Barrymore’un filmin baş karakterleri hakkındaki sözleri ise şöyle: “Sophie ile Alex tanıştıklarında, her ikisi de oldukları yerde sayıp ileriye doğru bir adım bile atamamaktalar. İkisi de güzel ve anlamlı bir şey yaratacaklarına duydukları inancı yitirmişler. İşte bu iki kayıp ruh, bir araya gelip bir şarkı yazıyor ve dünyaya, kendilerine ve birbirlerine verecek bir şeyleri olduğu ihtimaline birbirlerini inandırıyorlar.”
Music and Lyrics Fragmanı :



Ekran Görüntüleri :



Curse of the Golden Flower Türkçe DivX Altyazı

Curse of the Golden Flower

Türü

Aksiyon

Yönetmeni
Yimou Zhang

Oyuncular
Chow Yun Fat, Jay Chou

Binlerce krizantem ayaklar altında
10. yüzyılda Çin'de, İmparator, İmparatoriçe ve üç oğlunun hikâyesinin anlatıldığı “Altın Çiçeğin Laneti”, güç dengelerinin nasıl kolayca altüst olabileceği gözler önüne seriyor. İhanet, yalanlar ve tutku İmparator’u İmparatoriçe’ye, babayı oğullarına düşürüyor…

Tang Hanedanlığı’nın son dönemleri... Chong Yang Festivali’nin gecesinde saray altın çiçeklerle dolmuştur. İmparator tatilini ailesiyle geçirme bahanesiyle oğlu Prens Jai ile döner. Ama İmparator ile İmparatoriçe arasındaki soğukluk nedeniyle bu bahane gerçekçi görünmez.

İmparatoriçe ve üvey oğlu Veliaht Prens Wan arasında yıllardır süren bir yasak ilişki vardır. Tuzağa kısıldığını hisseden Prens Wan, İmparator’un doktorunun kızı olan gizli aşkı Chan ile saraydan kaçma hayalleri kurar. Oysa İmparator’un da gizli planları vardır ve onun entrikalarından haberdar olan tek kişi doktorudur.

Yaklaşan tehlikenin farkına varan İmparator, doktor ve ailesini saraydan uzak bir bölgeye yerleştirir. Ancak yolda gizemli kişilerin saldırısına uğrarlar. Chan ve annesi Jiang Shi zorla saraya geri götürülür. Bu dönüş bir dizi karanlık sürprizin başlangıcı olur. Festivalin ihtişamı ve cazibesi arasında çirkin sırlar bir bir su yüzüne çıkar.

Hanedan ailesi böyle bir karmaşa içindeyken, binlerce altın zırhlı savaşçı saraya saldırır. Bu ölümcül isyanın ardında kim vardır? Prens Jai’nin sadakati nerededir? Aşk ve tutkunun arasında son bir kazanan olacak mıdır?

Ay ışığının aydınlattığı bir gecede İmparatorluk Sarayı’nda kanlar akarken binlerce krizantem çiçeği ayaklar altında ezilecektir...


Curse of the Golden Flower Fragmanı :



Ekran Görüntüleri :









The Good Shepherd 2006 DivX

Kirli Sırlar
Yönetmeni
Robert De Niro

Oyuncular
Matt Damon
Angelina Jolie
Alec Baldwin
Tammy Blanchard

Senaryo
Eric Roth

Amerika'nın en acımasız istihbarat teşkilatının içyüzü...

Edward Wilson, çocukluğundan bu yana içine yer eden sağduyu ve bağlılıkla, sır tutmanın önemini bilen bir vatanseverdir. Hevesli ve duyarlı genç, 1939’da Yale Üniversitesi’nde, geleceğin liderlerini yetiştiren gizli kardeşlik cemiyeti Kurukafa ve Kemikler’e katılır.

Yeni üyeleri izleyen haber alma örgütü için Wilson’ın keskin zekâsı, lekesiz adı ve Amerikan değerlerine olan içten bağlılığı, onu haber alma konusunda baş adaylardan biri haline getirir. Ve bu idealist genç adam, 2. Dünya Savaşı sırasında CIA’in öncüsü olan Strateji Servis Ofisi’nde çalışmaya başlar. Ardından da, arkadaşlarıyla birlikte dünyanın en güçlü gizli örgütünün kurucuları arasına girer. Bu, hem Wilson’un yaşamının akışını, hem de günümüzün jeopolitik oluşumunu etkileyecek bir karardır.

Kurucu olarak örgütün merkezinde çalışan Edward, idealizminin, giderek artan şüpheciliğinin ve yıllarca süren soğuk savaşın da etkisiyle gitgide yıpranır. KGB’deki kendi konumundaki rakibiyle küresel bir santranç oyununda mücadele ederken, örgütün deneyimli casuslarından biri olarak ün salar. Kendisini tümüyle ülkesine adamasının bedeli büyüktür. Yine de, eşi Clover ve oğlu Wilson’ın endişeleri bile, onu işi için her şeyi feda etmeye mecbur eden bu yoldan ayıramayacaktır.

Oscar ödüllü sinemacıları buluşturan film
Amerika’ya inanan, ülkesini korumak için her şeyini feda edebilecek bir adamın yaşamı ekseninde Merkezi Haber Alma Örgütü’nün doğuşunun bilinmeyen hikâyesi, Soğuk Savaş döneminin gizli haber alma faaliyetleri, sırlar ve ihanetler, “Kirli Sırlar”da mümkün olduğunca gerçeğe sadık kalınarak perdeye yansıtılmış.

Oscar ödüllü Matt Damon, Angelina Jolie ve Robert De Niro, Amerika'nın bu en acımasız haber alma örgütünün iç yüzünü perdeye yansıtan film için biraraya gelmiş. Filmi gerçekleştirmek için tam on yılını veren De Niro, araştırmaları için Afganistan’ı, Pakistan’ın kuzeybatı sınırını ve Moskova’nın derinlerini köşe bucak dolaşmış; gizli bölgelere giriş izni alabilmek için KGB spor kulübünde albay ve generallerle buluşmalar gerçekleştirmiş.

Yönetmen koltuğundaki De Niro, filmde Edward Wilson ve Clover karakterlerini canlandıran Damon ve Jolie’ye, Bill Sullivan karakteriyle de eşlik etmiş. Aslında yönetmenin Edward Wilson rolü için ilk düşündüğü isim Leonardo DiCaprio olmuş. Ne var ki, o dönem “The Departed”ın çekimleriyle meşgul olan DiCaprio’nun çalışma programı uymayınca, De Niro rolü Damon’a teklif etmiş; Damon da bu teklifi tereddütsüz kabul etmiş.

Senaryosunu “Forrest Gump” ve “Munich” filmlerinin Oscar ödüllü senaristi Eric Roth’un kaleme aldığı “Kirli Sırlar”da rol alan diğer oyuncular Alec Baldwin (Sam Murach), Tammy Blanchard (Laura), Billy Crudup (Arch Cummings), Keir Dullea (Senator John Russell), Michael Gambon (Dr. Fredericks), Martina Gedeck (Hanna Schiller), William Hurt (Philip Allen) ve Timothy Hutton (Thomas Wilson) olmuş. Filmin kamera arkası ekibi de usta isimlerden oluşmuş. Oscar ödüllü Robert Richardson filmin görüntü yönetimini, yine Oscar ödüllü Ann Roth da filmin kostüm tasarımlarını gerçekleştirmiş. Müziklerse Marcelo Zarvos ve Bruce Fowler imzası taşıyor.

Good Shepher Fragmanı :

Ekran Görüntüleri :


The Black Dahlia DivX Altyazi

Cehennem Çiçeği

Yönetmeni

Brian De Palma

Oyuncular
Josh Hartnett
Scarlett Johansson
Aaron Eckhart
Hilary Swank


Hollywood’un karanlık yüzüne yolculuk...

Los Angeles, 1947. Los Angeles polis departmanı, polis bonolarına desteği arttırmak amacıyla, “Mr. Fire” ve “Mr. Ice” takma isimlerine sahip iki polis, genç idealist Bucky Bleichert ve sinik Lee Blanchard arasında bir boks maçı düzenler. Dövüşten sonra partner olan Fire ve Ice, bir devriye sırasında kendilerini korkunç bir cinayet sahnesinin ortasında bulurlar.

Gelecek vaat eden güzel yıldız Elizabeth Short, Los Angeles'da boş bir arsada, işkence edilerek öldürülmüş olarak bulunmuştur. Kurban gazete manşetlerine “Cehennem Çiçeği” olarak geçer ve bu cinayet, Kaliforniya tarihinin en büyük insan avını başlatır.

Büyük bir davayı çözmek ve bunun getireceği şöhret umutlarıyla heyecanlanan Lee, soruşturmaya atanması için başvuruda bulunur. Bucky ise cinayet yüzünden kendini çok rahatsız hisseder ve öldürülen kadına karşı güçlü bir empati geliştirmeye başlar. İki polis, iki sert erkek, iki arkadaş ve aynı kadına aşık iki rakip olan Bucky ve Lee için ‘Cehennem Çiçeği’ çok geçmeden bir takıntı halini alır. Onun hayatıyla ilgili her şeyi bilmek, katilini yakalamak ve ona ölümünde bile sahip olmak istemektedirler.

Araştırmaları onları savaş sonrası Hollywoodu’nun karanlık yüzüne, ölü kadının hayatının ve ölümünün derinliklerine götürecektir.

Brian De Palma’nın yönettiği “Cehennem Çiçeği”nin başrollerini Aaron Eckhart (Lee Blanchard), Josh Hartnett (Bucky Bleichert), Scarlett Johansson (Kay Lake), Hilary Swank (Madelene Linscott) ve Mia Kirshner (Elizabeth Short) paylaşıyor. James Ellroy’un romanından uyarlanan filmin senaryosunu Josh Friedman kaleme almış. Filmin müziklerini ise Mark Isham bestelemiş.

The Black Dahlia Fragmanı :


Ekran Görüntüleri :

Perfume: The Story of a Murderer

Koku: Bir Katilin Hikayesi

Yönetmeni
Tom Tykwer
Oyuncular
Ben Whishaw
Dustin Hoffman
Alan Rickman
Rachel Hurd-Wood


1766. Grasse, Güney Fransa... Kalabalık, parfüm üreticisi Jean-Baptiste Grenouille’ün hüküm giymesini izlemek üzere şehir meydanında toplanmıştır. Zincirlerinden tutulup sürüklenen adamı kalenin balkonunda gördüklerinde öldürülmesi için tezahürata başlarlar.

22 yıl önce. Paris... Yılın en sıcak gününde, şehrin balık pazarının bulunduğu mahallesinde bir kadın gizlice doğum yapmaktadır. Niyeti, bu istenmeyen çocuktan hemen kurtulmaktır. Ama bebeğin çıkardığı gürültüye çevredekiler yetişip onu annesinin gazabından kurtarırlar. Anne ise, çocuğunu öldürmeye çalıştığı için asılarak idam edilir.

Jean – Baptiste Grenouille, hayatının ilk yıllarını Madame Gaillard’ın yetimhanesinde geçirir. Diğer çocuklar, onda bir gariplik olduğunun farkındadılar. Altı yaşına geldiğinde hala konuşamamaktadır ancak kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlıdır. 13 yaşına geldiğinde Madame Gaillard, onu bir deri işleme atölyesinin sahibi olan Grimal’a 10 franka satar. Grenouille cehennemden beter, pis kokulu nitratlar, kokuşmuş postlar arasında hayatta kalmayı başararak genç bir adam olur.

Paris’e ilk gidişinde havada daha önce hiç duymadığı yabancı kokuları keşfeder. Ve bu kokular onu hiç sahip olmadığı olamayacağı hayallere sürükler… Ve istemeden de olsa, genç bir kadının ölümüne sebep olur...

Patrick Süskind’in dünya çapında çok satan aynı adlı romanından uyarlanan “Koku: Bir Katilin Hikayesi”, toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliği haricinde her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen görkemli bir alegori. “Koş Lola Koş” filmiyle tanıdığımız Tom Tykwer’nı yönettiği filmin senaryosunu Andrew Birkin, Bernd Eichinger ve Tom Tykwer birlikte yazmış. Filmde Grenouille karakterini, henüz 24 yaşındayken Hamlet’i oynayarak Londra’daki bütün tiyatro dünyasını kendine bağlayan Ben Whishaw, Grenouille’un rakibi Antoine Richis’i ise Alan Rickman canlandırmış. Grenouille’in annesi rolünde Birgit Minichmayr, Madame Gaillard rolünde Sian Thomas, Grimal rolünde ise Sam Douglas kamera karşısına geçmiş.

İlk kez 1985’te ortaya çıkan roman, o andan itibaren bütün dünyada 12 milyondan çok sattı, dokuz yıldan fazla bir süre Spiegel’in çok satanlar listesinde kaldı. Kitap ABD, Japonya, Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin çok satanlar listesinde hep baş sıralarda yer aldı. Almanca’dan 41 dile çevrildi ve böylece Erich Maria Remarque’nin “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı eserinden bu yana en başarılı Almanca roman oldu.

The Story of a Murderer Fragmanı :


Ekran Görüntüleri :


Frágiles - Fragile: A Ghost Story

Fragile: A Ghost Story

Yönetmeni
Jaume Balagueró
Oyuncular
Calista Flockhart
Richard Roxburgh
Elena Anaya
Gemma Jones


Hastane koridorlarındaki karanlık sır..
Yüz yıla yakın süredir hizmet vermekte olan Mercy Falls Çocuk Hastanesi kapatılmak üzeredir. Ancak bir tren kazasının ardından çevredeki hastanelerde yer kalmayınca tahliye işlemi bir süre ertelenmiştir. Hastanede koşullar iyice zorlaşmış, personelin çoğu gitmiş, pek çok bölüm kapatılmış, cihazlar yerlerinden sökülmüştür.

Çocuklar tedirgindir. Görünmeyen, dokunulamayan birşeyden korkmaktadırlar. Aslında var olmayan ama acı veren, nefret dolu birşeydir bu. Bazıları, ‘Mekanik Kız’ dedikleri bu şeyin, kırk sene önce kapatılmış ve artık hiç kullanılmayan ikinci katta yaşadığını ileri sürmektedir. Hastanenin geçmişinde karanlık bir sır vardır; bu korkunç şey de, geçmişten sıyrılıp gelmiştir. Ve giderek kendisini daha çok belli etmeye başlar. Hastanenin koridorlarında öfkeyle hareket ederek gölgelerin arasında ilerler.

Durumu düzeltmek için hastaneye gönderilen genç hemşire Amy’nin buradaki garipliği farketmesi uzun sürmez. Amy, bu korkunç sırrı çözmek ve çocukları korumak için hastane görevlilerini karşısına alacaktır. Ama önce kendi korkuları ve sırlarıyla yüzleşmelidir.

Ve gerçek, tahmin edilenden daha farklıdır: Daha karanlık, daha kötü, daha tehlikeli!..

Jaume Balagueró’nun yönettiği “Fragile”ın başrollerini Calista Flockhart, Richard Roxburgh, Elena Anaya ve Gemma Jones paylaşıyor. Senaryosunu Jaume Balagueró ve Jordi Galcerán’ın birlikte yazdığı İspanyol yapımı bu korku filminin görüntü yönetmeni ise Xavi Giménez.

Fragile - A Ghost Story Fragmanı :


Ekran Görüntüleri :

Apocalypto - Apokalipto

Apocalypto - Apokalipto

Yönetmeni
Mel Gibson

Oyuncular
Rudy Youngblood
Dalia Hernandez
Jonathan Brewer
Jonathan Brewer


Bir medeniyet sona ererken başlayan efsane...

Amerika’da 1000 yıldan uzun süre hüküm süren güçlü Maya Krallığı, gittikçe yayılan şehirler kurarak, gökyüzüne ulaşan piramitler yaparak, olağanüstü kültürel ve bilimsel başarılar elde ederek, etkileyici oranda gelişmiş bir toplum inşa etti. Sonra bu ışıltılı dünya, geride ormanlarla kaplı birkaç piramit ve boşa umut veren bir gizem bırakarak karanlıklara gömüldü.

Bu dev uygarlığının sona ermesinden 500 yıl sonra yönetmen Mel Gibson, felaketin kıyısındaki bir dünyadaki bu keşfedilmemiş uygarlığın gizemlerini, onu kurtarma çabasındaki bir adamın macerası çerçevesinde gözler önüne seriyor.

Senaryosunu Mel Gibson ve Farhad Safinia’nın birlikte yazdıkları filmde Rudy Youngblood, Dalia Hernandez, Jonathan Brewer, Morris Birdyellowhead, Carlos Emilio Baez, Ramirez Amilcar, Israel Contreras, Israel Rios, Maria Isabel Diaz ve Espiridion Acosta Cache rol almış. Filmin müziklerini James Horner bestelemiş.

Bir adamın her şeyini tehlikeye attığı yüksek tempolu bir takip filmi yaratmak isteğiyle yola çıkan yönetmen Gibson, senaryo yazarı Farhad Safinia’nın fikirlerini dinleyince çok etkilenmiş. Senaryo orada akmaya başlamış. Safinia, “Hikâye sürekli gidiyordu, bir şeylere doğru gidiyordu ve bizi onu yazarken bile heyecanlandırıyordu.” diye anlatıyor.

Senaryoyu yazarken Gibson da, Safinia da Mayaların büyüleyici tarihine kendilerini kaptırmışlar. Aylar boyunca, “Popul Vuh” olarak bilinen, kehanetlerle dolu kutsal metinler de dahil olmak üzere, yaratılış ve yok oluşla ilgili Maya efsanelerini okumuş; medeniyetin çöküşüyle ilgili kazılardan elde edilen bilgileri, teorileri ve en son arkeolojik metinleri dikkatle incelemişler. Sonra da eski Maya şehirlerini bir de kendi gözleriyle görmek görmek için yola çıkmışlar.

Gibson anlatıyor: “Guatemala El Mirador’da, şehirde kalan tek yağmur ormanı içinde bulunan tapınağın en üst noktasında durduğumda, diğer 26 şehrin dış hatlarını görebiliyordum; her biri birer saat kadar uzağımızda sıralanmıştı. Piramitlerin uzaktaki ormanın içinden yükseldiklerini görebiliyorduk. Bu uygarlığın bir zamanlar ne kadar güçlü olduğu gözle görülüyordu.”

Gibson ve Safinia filmi hazırlarken, arkeolog ve Maya uygarlığı uzmanı Dr. Richard D. Hansen’ın danışmanlığından da yararlanmış ve Mayalara ait en şaşırtıcı sırlara, özellikle de böyle gelişmiş bir toplumun nasıl paramparça olduğu konusundaki bilgilere Hansen’in yardımıyla ulaşmışlar. Ve Hansen, Gibson ve Safinia’nın sezgisel olarak bildiği şeyi teyit etmiş: Maya toplumunun sonu ile bizim çağdaş kaosumuz arasında kışkırtıcı benzerlikler bulunduğunu…

Safinia, “Mayaların yükselişinin ve çöküşünün ardındaki sebeplerin ne olduğunu bilmek istiyorduk. Onların karşılaştığı problemlerin, bugünkü uygarlığın karşısındaki problemlerle olan müthiş benzerliğini keşfettik; özellikle de çevresel problemler, aşırı tüketim ve siyasi çürüme konularında.” diye anlatıyor. Gibson devam ediyor: “Tarih boyunca bir uygarlığın çöküşünü haber veren belirtiler daima aynı olmuştur. Maya uygarlığının çöküşünden hemen önce meydana gelen şeylerden çoğu bugün bizim toplumumuzda da yaşanmaktadır. Bu bağlantıyı kurmak benim için önemliydi; sürekli kendisini tekrar eden döngüyü görüyorsunuz. İnsanlar, modern insanın son derece aydın olduğunu düşünüyor; fakat aynı kuvvetlere karşı duyarlıyız ve aynı kahramanlık ve üstünlük yeteneğine de sahibiz.”

Maya kültürünü derinlemesine araştırdıkça, filmin ana karakteri Jaguar Paw daha açık belirmeye başlamış: Kahramanca davranışlara itilen, sıradan bir adam Paw. Liderlik içgüdülerine sahip, ümit vadeden, ancak küçük ve sakin bir köyde alalade bir yaşam süren genç bir baba. Günün birinde tüm dünyası paramparça oluyor. Yakalanıp büyük Maya şehrine giden tehlikeli bir yürüyüşe dahil olmak zorunda kaldığı zaman, ülkeyi kırıp geçiren kıtlığa karşı, tanrılara kurban edileceğini öğreniyor. Ve çok yakında gerçekleşecek ölümü karşılamak üzereyken, hayatta değer verdiği şeyleri korumak adına tüm korkularını yenip heyecan yüklü bir saldırıya yöneliyor...

Apokalipto Fragman :



Ekran Görüntüleri :

The Departed DivX Altyazi

The Departed - Köstebek

Yönetmeni
Martin Scorsese


Oyuncular
Leonardo DiCaprio
Matt Damon
Jack Nicholson
Mark Wahlberg




Yalan, ihanet, fedakarlık = Tehlike

“Köstebek”, Massachusetts Eyalet Polisi’nin şehrin en büyük suç organizasyonunu çökertmek için geniş çaplı bir mücadele başlattığı Güney Boston’da geçiyor.

İrlanda mafyasının güçlü babası Frank Costello’nun egemenliğine içeriden bir müdahaleyle son verilmek istenmektedir. Sokakları yakından tanıyan Billy Costigan’a, Costello’nun çetesine sızma görevi verilir. Genç Billy, Costello’nun güvenini kazanmaya çalışırken, Güney Yakası sokaklarından gelen bir başka genç polis olan Colin Sullivan da, eyalet polis teşkilatında basamakları hızla tırmanır. Özel Soruşturma Birimi’nde kendine yer bulan bu zeki ve aşırı hırslı genç polis, Castello’yu yakalamakla görevli az sayıdaki seçilmiş polis memurları arasına girmeyi başarır. Üstlerinin onun hakkında bilmediği şey ise, Colin’in aslında Costello için çalıştığı ve suç patronunun, polisin hep bir adım önünde olmasını sağladığıdır.

Billy de, Colin de içine sızdıkları organizasyonun planları ve karşı planları hakkında bilgi toplarken, sürdürdükleri çifte yaşam nedeniyle oldukça zorlanmaktadır. Her iki taraf da içlerinde bir köstebek olduğunun farkına varınca, Billy ve Colin düşman tarafından yakalanma tehlikesiyle yüz yüze kalır ve kendilerini kurtarabilmek için, karşı taraftaki köstebeğin kim olduğunu bulmak amacıyla çok tehlikeli bir kedi fare oyununa başlarlar...

Martin Scorsese’in yönettiği “Köstebek”in başrollerini Jack Nicholson (Frank Costello), Leonardo DiCaprio (Billy Costigan) ve Matt Damon (Colin Sullivan) paylaşıyor. Filmde üç ünlü oyuncuya Mark Wahlberg, Martin Sheen, Ray Winstone, Vera Farmiga ve Alec Baldwin eşlik etmiş. William Monahan’ın senaryosunu yazdığı filmin müziğini Howard Shore bestelemiş.




Boston’ın yeraltı dünyası mercek altında
“Köstebek”in hikayesi 2004 yılında ABD’ye ulaşmadan önce, Asya’da büyük başarı kazanan “Infernal Affairs” adlı 2002 tarihli Hong Kong suç-gerilim filmine dayanıyor. Filmin ABD’ye gelmesinden kısa süre sonra William Monahan yapımın Amerikan versiyonunun senaryosunu kaleme almış. Senarist bu konuda şunları söylüyor: “‘Infernal Affairs’i izlememiştim ve senaryoyu uyarlamadan önce izlemek de istemiyordum. Doğrudan Çince senaryonun tercümesinden çalıştım. Çevresinde yeni karakterler yaratabileceğim harika bir ana hikaye vardı. Çin yapımındaki karakterlerin ikiliği çok hoşuma gittiyse de benim uyarlamam tema olarak, insanların hayatlarında gerçekten yapmaları gereken şeyden uzaklaşmalarından kaynaklanan trajediyi esas alıyordu.”

Scorsese ile üçüncü kez birlikte çalışan aktör Leonardo DiCaprio ise şu yorumda bulunuyor: “Her ne kadar bir gangster filmi olsa da, ‘Köstebek’ Marty’nin daha önce yaptığı hiçbir filme benzemiyor. Sadece yeraltı dünyasının İrlandalılarını değil, aynı zamanda polis teşkilatı ve bu teşkilat içindeki bazı kokuşmuşlukları da irdeliyor. Ayrıca, film New York’ta değil, bambaşka bir ortam sunan Boston’da geçiyor. Yine de, yapım sürecinde filmi daha çok Amerika’nın ve ülke genelindeki belli sistemlerdeki aksaklıkların bir hikayesi olarak gördük.”

Filme teknik danışmanlık yapan, Massachusetts Eyalet Polis Teşkilatı’nın 30 yıllık emektarı Thomas B. Duffy, senaristin filmin merkezine devlet ile Boston’ın İrlanda mafyası arasındaki bir savaşı koyma kararının gerçeğe uygun olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Boston’ın ‘güney kesimi’nde, şehrin yeraltı dünyasına kesinlikle İrlanda mafyası hükmetti, en azından 1970’lerin başından bir kaç yıl öncesine kadar. İrlandalılar oradaki suç dünyasının zirvesindeydiler.”

The Departed Fragmanı :




Ekran Görüntüleri :

Rocky Balboa - Rocky VI - Rocky Six

Rocky Balboa - Rocky VI

Yönetmeni
Sylvester Stallone


Oyuncular
Sylvester Stallone
Burt Young
Milo Ventimiglia
Geraldine Hughes

Türü Aksiyon

30 yıl sonra yeniden ringlerde
Otuz yıl önce, Güney Philadelphia’da küçük işlerde çalışan, geleceği olmayan bir adamdı. Günün birinde şans yüzüne güldü. Ringde Apollo Creed’in karşısına çıkınca, milyonda bir elde edilecek bir fırsat yakaladı. Tek isteği sonuna dek gitmekti. Cesareti ve azmiyle hem hayatında, hem ringde milyonlara umut verdi.

Şanlı günler geldi geçti. Şimdi, bir zamanların İtalyan Aygırı Rocky Balboa, eski karısının ismini verdiği Adrian’s isimli restoranında, müşterilerine eski hikayelerini anlatıyor. Zaman, onu güçten düşürmüş, yumruklarını zayıflatmış, omuzlarını çökertmiş. Geriye anlatılacak hikayelerden başka bir şey kalmamış. Ama yüreğinin derinliklerinde o hala aynı adam, hala bir savaşçı.

Ağır siklet boks şampiyonu Mason “The Line” Dixon ise, kendini gerçekten ispatlamak zorunda kalmadan, dişe dokunur rakiplerle hiç karşılaşmadan almış ünvanını. Hayranları onu yetenekli, kalpsiz ama spor dünyasında gerçek bir geleceği olamayacak bir adam olarak görüyor.

Bir bilgisayar simülasyonunda Rocky Balboa ve Mason Dixon karşı karşıya geliyor. Acaba hangisi kazanacak? Dixon’n tekniği ve ayak oyunları mı; Rocky’in azmi ve kaba yumrukları mı? Dixon’n menajeri, bunu müşterisinin kariyerini ilerletmek için bir fırsat olarak görerek halkın ilgisinin yeniden ağır siklet maçlarına çevrilmesinden yararlanıyor.

Önce sonucun bir şaka olduğu zannediliyor: Rocky, rakibinden neredeyse iki kat daha yaşlı olmasına rağmen kazanıyor. Ve Dixon’ın gerçek bir maç istemesi üzerine Rocky, kendini sevdiklerine tekrar kanıtlamak için eline geçen bu şansı değerlendirebilmek için çalışmalara başlıyor…

Rocky Balboa Fragmanı:



Ekran Görüntüleri:

Notes On A Scandal

Notes On A Scandal - SKANDAL

Yönetmen : Richard Eyre
Oyuncular : Judi Dench, Cate Blanchett, Bill Nighy, Andrew Simpson, Phil Davis, Michael Malone
Tür : Drama

Konusu : İki kadının ihanet ve ihtiyaçları anlatan bir dramın içinde yaşadıkları psikolojik bir gerilim hikayesi. Notes On A Scandal. Londra'da bir orta öğretim okulunda demir yumruk olarak tanınan , disiplinli ve münzevi kişiliği ile dikkat çeken Barbara Covett (Dame Judi Dench), uzun yıllardır kendisine yakın tek bir dostu olmayan yalnız bir kadındır. Kedisi Portia dışında Barbara'nın yanında kmsesi yoktur. Fakat hayatı, çalıştığı okula yeni gelen sanat öğretmeni Sheba Hart'ın (Cate Blanchett) varlığı ile değişir. Sheba Barbara'nın yıllrdır beklediği sıcak ve nazik dosttur. Fakat ona yakınlaştıkça öğrendikleri ilişkilerini sarsacaktır. Sheba öğrencilerinden biri ile (Andrew Simpson) aşk ilişkisi yaşamaktadır. Barbara Sheba'nın bu sırrını kocasına söylemekle tehdit edecek ve hayatının gidişatını değiştirecektir. Herkesin bir sırrı vardır Barbara'nın da öyle... Ve sırlar iki kadının hayatlarının kesişme noktasıdır.

Notes On A Scandal Fragmanı:



Ekran Görüntüleri: